Çanakkale Zaferi deyince akla ilk gelen ve bu zaferin simgesi haline gelmiş şeylerden biri de Nusret Mayın Gemisi’dir. 18 Mart Deniz Savaşı'nda müttefik donanmasını bozguna uğratıp, düşmanları şaşkına çeviren, 26 mayınla bir milletin yazgısını değiştiren kahramanlığın hikâyesidir Nusret Mayın Gemisi.
Çanakkale Zaferi | Nusret Mayın Gemisi

Çoğu kaynakta "17 Mart'ı, 18 Mart'a bağlayan gece" diye başlar Nusret'in kahramanlık serüveni. O tarihte savaşın seyri değişmiş ve düşman büyük bir bozguna uğratılmıştır. Dönemin Fransa Başbakanı Nusret Mayın Gemisi ile ilgili ; "Türkler boğazı kapamakla savaşın iki yıl uzamasına ve müttefiklerin milyonlara varan insan gücü ve yüzlerce milyarlık maddi kayba uğramasına sebep olmuşlardır." demiştir.
Almanya'da özel olarak inşa edilmiş olan Nusret Mayın Gemisi’nin, en önemli özelliği dar alanlarda kolayca manevra yapabiliyor olması ve az su çekerek mayın alanları üzerinde güvenle dolaşabiliyor olmasıydı.
Geminin elverişli donanımı ve mayınların dahice boğaza yerleştirilmesiyle, tarihinin en kuvvetli donanması, büyük bir yenilgiye uğratıldı ve düşman gemilerinin Çanakkale Boğazı’na girmesi engellendi.
Nusret Mayın Gemisi’nin Hikayesi
Nusret Mayın Gemisi 3 Eylül 1914'te Çanakkale'ye gelmişti. Fakat Osmanlı Devleti'nin mali sorunları sebebiyle, boğazı mayınlayabilmek için yeterli miktarda mayın bulunamıyordu. Düşman gemilerinin hareketlerinin sürekli ve dikkatli bir şekilde incelenmesiyle Türk askerleri mükemmel bir analiz yaptı.
Cevat Bey 6 Mart gecesi, mayın grup komutanı Hafız Nazmi Bey'e “Sana çok önemli bir görev veriyorum. Vatanın selameti bu görevin başarıyla yerine getirilmesine bağlıdır. Yarın akşam, Nusret' le son 26 mayını şu gördüğün Erenköy Mevkii de kıyıya paralel olarak dökeceksin. Düşman hareketinizi seçer, size saldırıya kalkışırsa kıyı toplarımız önceden aldıkları talimata uygun olarak hareket edecek ve sizi himaye ateşiyle koruyacaklar. Kendinizi göstermemeye çaba harcayın. Allah yardımcınız olsun." Mayınların boğaza dik şekilde değil de kıyıya paralel olarak Erenköy Mevkii'ne dökülmesi fikri, mayın uzmanlarının ince bir çalışmayla ortaya çıkardıkları mükemmel bir fikirdi.
Çünkü düşman gemileri Çanakkale Boğazı’na bölük bölük giriyor ve görevini tamamlayan grup geriye dönerken arkadaki grupların yollarını kesmemek amacıyla boğazın en geniş yerlerinden biri olan Erenköy Mevkii 'den dönüş yapıyordu. Verilen kararla mayınlar da bu manevra sahasına kıyıya paralel ancak manevra hattına dik olarak yerleştirilecekti. Nazmi Bey, bir sonraki gün Nusret Mayın Gemisi komutanlığını yapacak olan Tophaneli Yüzbaşı Hakkı'yı buldu. Nusret'in genç komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey, bundan iki gün önce kalp krizi geçirmiş ve rahatsızlanmıştı. Buna rağmen, savaşın ve ülkenin sorumluluğunu omuzlayarak görevi kabul etti.

7 Mart tarihinde gece yarısı Nusret Mayın Gemisi demir alarak Çanakkale'den uzaklaştı. Gemi daha önceden döşenmiş olan mayın hatlarından geçiyor ve Erenköy Mevkii 'ne giriyordu. Uzaklarda dolaşan düşman devriye gemileri fenerlerle Çanakkale Boğazı’nı gözlüyorlardı. Bu sırada Nusret’te ilk mayın platforma alınmış ve atış anı beklenmeye başlamıştı. Vatanın selameti için bir zafer gerekliydi ve şimdi bu zaferin tek çaresi, Nusret'ti. Mayınları mutlaka yerine bırakmalıydı. Teker teker ve sessizce kalan son 26 mayını suya bırakmaya başladı. En sonunda tüm mayınlar belirlenen rota doğrultusunda dökülmüştü. Sırada en az mayınların dökülüşü kadar tehlikeli olan geri dönüş yolculuğu vardı. Daha önce dökülmüş olan mayınlar ve düşman kuvvetleri Nusret'in rotası üzerinde bulunuyordu. Neyse ki o karanlık gecede kimse Nusret’i görmemiş ve görev yerine getirilmişti. Fakat Yüzbaşı Hakkı’nın hasta kalbi bu heyecanı kaldıramamış ve oracıkta duruvermişti.
Mayınların yerleştirilmesinden on gün sonra müttefik donanması saldırıya geçti. Savaş tam onların istediği şekilde, kontrollü olarak devam etmekteydi ki, birden geri dönen müttefik gemilerinde büyük patlamalar meydana geldi. Düşmana büyük bir şok yaşatan ve bozgun yaşatan bu patlama, 7–8 Mart gecesinde büyük bir cesaretle sulara dökülen Nusret'in mayınlarıyla gerçekleşti. Düşmanın yüzen kaleleri birer birer batmaya başlamıştı.
İtilaf Devletlerinin bu olayla üç büyük savaş gemisini (Irrestable, Ocean, Bouvet)yok edildi, üç tanesi de (Inflexible, Golva, Suffen) büyük hasara uğratıldı. Nusret'in yaptığı bu görev tarihi değiştirdi ve ona dünyanın en ünlü mayın gemisi unvanını kazandırdı. Nusret Mayın Gemisi ile kazanılan zafer, bir vatanın selametini sağlamış ve düşman donanmasının Marmara'ya bayraklarını dalgalandırarak girmesine izin vermemişti.
Nusret Mayın Gemisi Şimdi Nerede?

Nusret Mayın Gemisi, 1955 yılında kadar görevde kalmış, 1962 yılında özel sektöre satılmış ve 1990 yılına kadar kuru yük gemisi olarak kullanılmıştır. 1990 yılında ise daha fazla dayanamayarak Mersin Limanı‘nda sulara gömülmüştür.
10 sene boyunca su altında kalan Nusret Mayın Gemisi, Tarsus Belediyesi’nin çalışmaları ile denizden çıkarılmış, yapılan vefasızlıktan kurtarılarak büyük bir titizlikle ayağa kaldırılmış, bakım ve onarımı yapılmıştır. Nusret Mayın Gemisi’nin orijinal halinden yük gemisi yapılması için eklenen parçalar çıkarılmış ve Tarsus’taki, Çanakkale Savaşı Şehitleri anısına yaptırılan parka yerleştirilmiştir. Çanakkale Zaferi Kültür Parkı‘nın tam ortasına yerleştirilen Nusret Mayın Gemisi’nin bir kopyası da Çanakkale Deniz Müzesi‘nde sergilenmektedir.
Nusret mi Nusrat mı?
Çanakkale savaş ve belge koleksiyoneri Seyit Ahmet Sılay, Osmanlı’da donanmaya alınan her gemiye verilen ancak Nusret Mayın Gemisi’nin kayıp olan mührüne ulaştı. Mührü yıllardır saklayan Çanakkaleli bir aile Sılay'la irtibata geçti. Böylelikle yıllardır kayıp olan mühür bulundu ve geminin ismiyle ilgili tartışmalar son bulunmuş oldu.
"NUSRAT" DEĞİL "NUSRET"
"Geminin mührü, sülüs hat tarzında yazılmış bir mühür. Üzerinde eski Türkçe Nusret Vapur-u Hümâyûnu 1330 (1914) yazıyor." Bazı tarihçilerin ısrarla "Nusrat", olarak tanımladıkları bu geminin isminin "Nusret" olduğu da böylece kesinleşmiş oldu.